Bir eitim bilimcinin, bir akademisyenin makalesi kalitesi seviyesinde olmasa da bir yaz denemesi daha yapmak konusunda,bu akam karar verdim. Eitimin içinde olan bir insan olarak ben az da olsa haddim olarak birkaç satr yazabilmeliyim. Baz önerilerde bulunabilmeliyim. Birbirine yakn; az yakn, çok yakn baz örneklerle, bu çocuklara neler vermemiz gerektii konusunda kafalarnzda umarm bir eyler uyandrabilirim.
u sözlerle balamak isterim:
"Çocuklarnza, maaza vitrinlerine deil, gökyüzüne bakmay öretin." Bu sözü, belki kendisi de alnt yaparak, katldm bir panelde Prof Dr. Nejla Kurul Tural ifade etmiti.
Bu sözü, ben, çocukken kendiliimden iyi anlam olacam ki genelde azm açk yukar bakarak gezerim...Çou kii de dalga geçer benimle. Fakat bir faydas da oldu: Dünyann döndüünü ben kitaplardan deil gökyüzüne dikkatli bakmamla anlamtm. Yar aka bir yana, Tural'n sözlerinin manas biraz daha farkl elbette. Demek istiyor ki :eer çocuklarnz binlerce yldr hep ayn olaanüstü güzellikte ilerleyen doaya,doal olulara yabanc bir ekilde yetiirlerse, insanolunun kendiliinden veya büyük çabalar sonucu ürettii insani ve ahlâki deerlere yabanc yetiirlerse, bamsz düünmeyi/düünebilmeyi örenemezlerse... sonuç felaket olur.
***
Çocuklara verilmesi gereken eyler... Özgüven duygusu konusundan devam edelim...
Özgüven deyince, pek çok okulda yaplan özgüven konulu anket ve dier tür aratrmalarda oluan sonuçlar hatrlyorum .Ortalama %50'nin üzerinde -ki çok büyük bir rakamdr bu- bir istatistiki bilgi çkyor karmza. Yani bu çocuklarn ezici çounluu, ne bamsz düünebiliyor, ne kendini kelimelerle ifade edebiliyor, ne kendi bana bir ii yapar hale gelebiliyor... Bu noktada itiraf edeyim: ben de, özgüven duygumu olmas gereken zamandan çok çok sonra kazandm. Peki ya kazanamayan milyonlar ne olacak?.. Çözüm olabilecek birkaç düüncemi yazaym:
Çocuklara NEDEN? diye sormayn. Ne düündüünü, ne yapmak istediini sorun. Benim de sorunlarmdan biri bu oldu. Pek çok yaknm da dahil, pek çok insan hep ne yapmam gerektii söylemeye çalt. Oldurmaya çaltm karakterimle, onlarn oldurmaya çalt karakterler arasnda hep çatma çkt. (nadm ben! llaki, ne isem o olacak; ama iyi, ama kötü.)
Sistemin tümü açsndan düündüümüzde bir önerim daha var: Drama dersleri koyalm programlara... Drama, olabildii kadar sistemin içinde var aslnda. Fakat biraz daha farkl bir yaklamla getirebiliriz bu bileeni. Okullardaki, eski adyla kol çalmalar, imdiki adyla kulüp çalmalar eklinde bir yapdan bahsetmiyorum. Her çocuun, her tür psikolojiye sahip çocuun kendisini, sanki bir sohbet ortamndaym gibi ifade edebilmesini salayabilmek için ciddi ortamlar hazrlayalm.
Yani, çaa ayak uyduracaz diye biliim dersleri getirmek i deil. Bunlar olsun tabii ki. Fakat her eye de çaa uygun mu deil mi açsndan bakarsak iimiz var! Bu insanoluna ne uygun diye de düünmemiz gerekir. Drama dersleri ciddi ekilde uygulanrsa olumlu sonuçlar dourabilir. Çocuun, kendisini ifade etmesinin balangç temelleri atlm olur.
-Bir de, Çince dersi getirme saçmal vard. Hangi akl evvel düündü bunu bilmiyorum, fakat bence akllara zarar bir düünce idi. Olmasn m Çince? Olsun! Tabii olsun. Fakat ne zaman olacan konusunu iyi düünmek lazm.-
***
Neleri sevdirmeli çocuklara?..
Okulun karsndaki küçük bakkal dükkann izliyorum... Bu bakkaln ayakta durabilmesini bu okul, yani bu çocuklar salyor. Sabahn köründe bile kolaya, nevi belirsiz bir sürü ekerli gdaya, cipslere, vs. bir sürü eye, bir sürü örenci delirmiçesine ilgi gösteriyor. O tür cafcafl eyleri tüketmelerinin sebebi karnlarnn aç olmas deil.
Bu çocuklar büyüyecekler ve bir kilometre uzaktaki süper ve hipermarketlerde ayn açla ve tüketim çlgnlna devam edecekler.
Neleri sevmeleri konusunda sorular sorarsak kendimize, bir sürü cevap almamz mümkün.
***
.....
Son olarak, John Locke'un, insan/yeni domu bir insan hakknda, bütün niteliklerden yoksun "ak kât" ya da "bo oda" nitelemesini hatrlatarak konuyu bitireyim. Bu ak kâda ne yazarsanz insan odur.