| “Bir engellinin kaleminden”
Bir engellinin kaleminden yazılan bu satırları sizlere ne kadar şanslı olduğunuzu bir kez daha iletmek için yazdım. Bir engellinin bir günü sizce nasıl geçiyor olabilir? Hiç düşündünüz mü? Lütfen bir dakikanızı ayırıp düşünün sizce nasıl geçiyor diye? Bir engelli gün içerisinde o kadar çok öldürülüyor ki sayısı imkansız. Bu dediğim fiili bir hareket olmasa da mecazanlamda gerçek bir durum. Nasıl gerçek diye soracak olacaksanız, ben açıklayayım; Bir engelli sabah kalkar kalkmaz yardıma muhtaç bir bebek misali yardım ister ki bazıları yardıma ihtiyaç duysa bile yardım istemez çünkü sağolsun herkes sanki bir yaratık görmüş gibi o engelliye bakar ve kalbini kırar. Tek bu mu sebep? Hayır. Başka sebepler de var; örneğin bir kaldırıma çıkmak istediğinde tek başına asla çıkamaz; çünkü o kaldırımlar, engelliler için yapılıp, fakat engellilere hizmet edilmeyeceği tasarlanmış gibi düşünülerek yapılmıştır. En basit örnek, yağmur yağdığında, suların tahliye olabilmesi için kaldırım kenarlarına yapılmış su kanalları tekerlekli sandalyeler için en büyük tehlike olduğunu biliyor muydunuz? Bizler o kanallara girdiğimizde kendi çabalarımızla çıkamıyoruz. Desteğe ihtiyaç duyuyoruz. Üstelik o kanalcıklardan düşmemiz bile an meselesi. Sokakta yürüdüğünüzde kaldırımlara yapılan sarı yollar hiç dikkatinizi çekti mi? İşte sizler arabalarınızı o yollara park ediyorsunuz. O yolların görme engelli yolu olduğunu biliyor musunuz? yada bilseniz bile uyuyor musunuz? Bu duyarlı kişilere teşekkür ederim sayelerinde mutlu olmaya çalışan bizleri o dikenli sözleri ve incitici bakışlarıyla üzdükleri için! Ben kendimden örnek vermek istiyorum. Yaşam alanı olarak en fazla vakit geçirdiğim yerde bile, benim için önemli aygıtta mahsur kaldım. Bu esaretim tamamıyla bir tesadüf sonucu son buldu, peki sizlere bir soru sormak istiyorum. Ya orada kalan siz olsaydınız? Sorum, sizi bir cevap bulmakta zorlayabilir. Düşünün ki ben bu sorularla her an, her dakika iç içeyim. Bu duyarlılık herkese ait olmalı. Hiçbir engelliliğin bilerek ve isteyerek olmadığını unutmayalım. Bir dakika düşünün, sevdiğiniz böyle bir durumda olsaydı yine böyle vurdumduymaz olur muydunuz?
Muhammed Umut Demirtaş |